2 Aralık 2015 Çarşamba

Kodlama Saati Yaklaşıyor: Her Yaş İçin 20 Kodlama Platformu



Çağımızın yeni yabancı dili olarak adlandırılan programlama, gün geçtikçe eğitimdeki yerini sağlamlaştırıyor. Tüm dünyada programlamanın önemini vurgulayan çalışmalar yapılırken, ülkemizde de bu çalışmalar hız kesmeden devam ediyor. Çünkü programlama becerileri yalnızca öğrencilerimizin bireysel yaşantıları için değil, ülkemizin de geleceği için çok önemli.


Teknoloji alanında en bilinen isimlerden olan Bill Gates, Steve Jobs, Mark Zuckerberg ve daha birçok ismin en önemli ortak özellikleri, küçük yaşlardan itibaren programlamayı öğrenmiş olmalarıdır. Öğrencilerimizin ve ülkemizin geleceği için, geç olmadan programlama eğitimine başlamamız ve öğrencilerimize erken yaşlardan itibaren programlama becerilerini kazandırmamız gerekir.


Peki programlama becerileri neden bu kadar önemli? Sonuç itibariyle öğrencilerin hepsi yazılım uzmanı olmayacaklar ama her birinin algoritma mantığını bilmesi amaçlanıyor. Çünkü programlama ile uğraşmak; çocukların sistematik düşünme becerisini geliştirir, bağlantı kurabilmelerini sağlar, beklenmedik durumlarda alternatif düşünme becerilerini harekete geçirir. Programlama hem çocuklarımız hem de bizler için bu kadar önemli iken, eğitime entegrasyonunun da en verimli şekilde gerçekleştirilmesi gerekir. Öğrencilerimizin hem eğlenecekleri hem de öğrenecekleri web sitelerinden ve uygulamalardan yararlanarak, programlamaya adım adım giriş yapmalıyız.

Programlamanın önemini en iyi özetleyen cümleler ise Barack Obama'ya ait:




Dünyada programlama için, tabir-i caizse, ciddi bir uyanış söz konusu. Bu kapsamda yapılan çalışmalardan bir tanesi de Kodlama Saati (Hour of Code) uygulaması.


7-13 Aralık tarihlerinde tüm dünyada Kodlama Saati etkinliği gerçekleştirilecek. Kodlama Saati code.org tarafından gerçekleştirilen, hiçbir kar amacı gütmeyen ve "Her öğrenci bilgisayar bilimini öğrenebilme şansına sahip olmalı" sloganına sahip olan bir etkinlik olarak karşımıza çıkıyor. Kodlama Saati etkinliğinde, bilgisayar bilimine bir saatlik bir giriş yapılıyor ve kodlamanın temelleri gösteriliyor. Üstelik Kodlama Saati'nde alternatif olarak kullanılabilecek tüm web siteleri ve uygulamalar, ailelerinde çocukları ile birlikte kullanabileceği araçlardan oluşuyor.


İşte Kodlama Saati etkinliği yaklaşırken hatırlatmakta fayda olan, ücretsiz ve her zaman kullanabileceğiniz 20 kodlama platformları:



1-Scratch:
Seviye: K12
Platform: Website
Dil: Türkçe


2- Scratch JR:
Seviye: K2
Platform: Android, iPad
Dil: Türkçe


3- Kodable:
Seviye: K5
Platform: Windows, Mac, Android, iPad
Dil: Türkçe


4- Daisy The Dinosaur:
Seviye: K3
Platform: iPad, iPhone, iPod Touch
Dil: İngilizce, İspanyolca


5- Code.org:
Seviye: K12
Platform: Website
Dil: Türkçe


6- Kodu Game Lab:
Seviye: K12
Platform: Windows, Xbox 360
Dil: Türkçe


7- Tynker
Seviye: 4, 5, 6, 7 ve 8. Sınıflar
Platform: Website
Dil: İngilizce


8- CodeMonkey:
Seviye: 4. Sınıf, Ortaokul ve Lise
Platform: Website
Dil: İngilizce


9- Made w/ Code:
Seviye: 4. Sınıf, Ortaokul ve Lise
Platform: Website
Dil: İngilizce


10- Mozilla Thimble:
Seviye: 4. Sınıf, Ortaokul ve Lise
Platform: Website
Dil: İngilizce


11- Cargo-bot:
Seviye: Ortaokul ve Lise
Platform: iPad
Dil: İngilizce


12- Code Avengers:
Seviye: 6,7 ve 8. Sınıf, Lise
Platform: Website
Dil: İngilizce


13- Lightbot:
Seviye: 6,7 ve 8. Sınıf, Lise
Platform: Website
Dil: İngilizce


14- Codecademy:
Seviye: 7 ve 8. Sınıf, Lise
Platform: Website
Dil: İngilizce


15- Codecademy: Code Hour:
Seviye: 7 ve 8. Sınıf, Lise
Platform: iPad, iPhone, iPod Touch
Dil: İngilizce


16- Codecombat:
Seviye: 7 ve 8. Sınıf, Lise
Platform: Website
Dil: Türkçe


17- GameSalad:
Seviye: 7 ve 8. Sınıf, Lise
Platform: Mac, Windows
Dil: İngilizce
18- CodeHS:
Seviye: Lise
Platform: Website
Dil: İngilizce


19- All Can Code:
Seviye: 3, 4, 5 ve 6. Sınıf
Platform: iPad, Android, Chrome Eklentisi, Website
Dil: Türkçe


20- CodeClub Projects:
Seviye: 3, 4 ve 5. Sınıf
Platform: iPad, Android, Chrome Eklentisi, Website
Dil: Türkçe

17 Kasım 2015 Salı

Eğitimin Eğlenceli Yüzü: OYUNLAŞTIRMA

Brands-Games-and-Gamification.jpg

Gelişen teknoloji oyunları değiştirdiği gibi, eğitimde de değişikliklere yol açtı ve insanoğlu, eğitime oyunları da dahil edebileceğini keşfetti. Böylece eğitim dünyası yeni bir kavramla tanıştı: Oyunlaştırma (Gamification)


Oyunlaştırma; bireylerin davranışlarını değiştirmek, davranışların kalitesini ve üretkenliğini arttırmak, kullanıcı deneyimini arttırmak veya kullanıcının ortama bağlanmasını sağlamak amacıyla oyun mekanizmalarının, aslında  oyun olmayan aktivitelere uygulanmasıdır. Ödül, liderlik tablosu, geri bildirimler ve hiyakeleştirme gibi oyun elementleri aracılığıyla, insan odaklı bir tasarım yaklaşımı uygulanmaktadır. Peki oyunlaştırma dediğimiz kavram ne değildir? Öncelikle oyunlaştırma kesinlikle oyun oynamak ya da her şeyi oyuna çevirmek değildir. Aynı zamanda her oyunun, bir oyunlaştırma olduğunu iddia etmek de mümkün değildir.


Aslında oyunlaştırma yeni bir kavram değil. 2014 yılında Pearson’ın sponsorluğunda hologram teknolojisi ile Eğitim Teknolojileri Zirvesi’ne gelen Albert Einstein’ın başarı formülünde de oyunlaştırmayı görmemiz mümkün. Einstein bizlere başarının formülünü şöyle özetliyorr: “A=X+Y+Z”. Bu formülde A başarıyı temsil ederken, X ise başarıyı elde etmek için çalışmayı, Y ise çalıştığı konuyu oyun gibi görmeyi ve Z ise konuşmak yerine üretmeyi temsil ediyor.


Bu kavram ilk kim tarafından ortaya atıldı diye sorduğumuzda, karşımıza Nick Pelling çıkıyor. Oyunlaştırma ilk kez Nick Pelling tarafından 2002 yılında dile getirilmiş olsa da, popülerleşmesi 2010 yılını bulmuştur. Google Trends ile “gamification” kelimesinin aratılma sıklığına baktığımızda, 2010 yılından itibaren bir artış olduğunu görüyoruz. Ancak aynı şekilde “oyunlaştırma” kelimesi aratıldığında ise Türkiye’de son zamanlarda çok konuşuluyor olmasına rağmen, hala bir popülerlik yakalayamadığını görüyoruz. Oysaki birçoğumuzun akıllı telefonlarında yüklü olan Swarm programı, oyunlaştırmanın en bilinen örneklerinden biri. Her gün cebimizde taşıdığımız ama farkında olmadığımız bu oyunlaştırma uygulaması; oyun olmayan bir yer bildirme etkinliğinin içine etiketler ve rekabet katarak oyunlaştırmaya çevirmiştir.


Aslında çoğumuzun merdivenlerden çıkarken nota sesleri çıkartan, yani dolaylı bir yolla piyano çalan insanların videosunu görmüşüzdür. Funtheory isimli ekip tarafından 2009 yılında Stockholm’de gerçekleştirilen bu uygulama örnek verebileceğimiz bir diğer oyunlaştırma çalışmasıdır.




Peki oyunlaştırmayı derslerimizde nasıl kullanabiliriz? Oyunlaştırma, öğrenciye kazandırılmak istenilen davranışa veya öğretilmek istenen bilgiye, oyun eklemek değildir. Tüm bunları oyun ile bütünleştirip, öğrenmenin kolaylaştırılması ve daha etkili hale getirilmesidir. Aynı zamanda unutulmaması gereken bir diğer ayrıntı da, hiçbir teknoloji kullanılmadan da eğitimde oyunlaştırmadan yararlanmanın mümkün olduğudur.


Bilişsel araştırmacı Daphne Bavelier TED konuşmasında oyunlaştırmayı çikolata ve brokoli örneği ile özetliyor. Oyunlaştırmayı bir denklem olarak gören Bavelier; denklemin  eğitici ve olumlu yanlarını brokoliye, denklemin eğlenceli ve dikkat çeken kısmını ise çikolataya benzetiyor. Ancak bu ikisinin birleşiminin çikolata soslu brokoli olması, bizleri ne kadar memnun eder diye sorduğunda, dinleyicilerden şuan yüzlerinizde beliren tepkileri alıyor. Bu yüzden Bavelier; oyunlaştırmanın, çikolata lezzetinde ama aynı zamanda brokolinin vitaminlerini içeren ve istenilen etkiyi yaratan bir şey olması gerektiğini vurguluyor. Brokoli kadar besleyici ama çikolata gibi leziz. Bu sayede oyunun ardına gizlenmiş öğrenme gerçekleştirilebiliyor. (Merak edenler için video)


Teknolojinin gelişmesiyle birlikte, eğitim dünyası da birçok yenilikle tanışmıştır. Ancak tahmin ediyorum ki oyunlaştırma araçları kadar öğrencileri eğlendireni daha önce görülmemiştir. Bu cümleme ön yargı ile yaklaşanları, Kahoot! uygulanan bir sınıfı muhakkak ziyaret etmelerini öneririm. Kahoot! öğrencileri, eğlenceli bir şekilde değerlendirme imkanı sunan bir araç olmasıyla bilinmektedir. Öğrenciler kendilerini bir kullanıcı adı atıyorlar ve daha sonra öğretmenlerinin hazırladığı çoktan seçmeli soruları, anketi veya tartışma sorularını cevaplayabiliyorlar. Doğru ve yanlış cevaplarına göre ise bir puanlama tablosu oluşturuluyor.


Yine ClassDojo uygulaması da özellikle sınıf yönetimi açısından etkili bir araç olarak karşımıza çıkıyor. Öğrenciler davranışlarına göre eksi ve artı olarak puanlanabiliyor ve sınıf hakimiyetinin sağlanması amaçlanıyor. Skinner’ın ödül-ceza yöntemini karşılayan bu araç ile öğrencilerin davranışlarını yönetmek çok kolay, ancak öğretmenler arasında “çılgınca” bir popülerliğe sahip olan bu aracın, pedagojik boyutu incelendiğinde büyük sıkıntılar doğurabileceği ve bu noktaya hassasiyet gösterilmesi gerektiğini düşünmekteyim.


Zondle ise oyunların derslere entegre edilmesi ile dersin eğlenceli bir hale gelmesin amaçlanmaktadır. Oyunlarda ilerlemenin sağlanması için, öğrencilerin bilgileri sınanmaktadır. Aynı zamanda bu araç öğretmenlere branşlarına göre arattıkları soruları, seçecekleri oyun temasının içine gömmesine de imkan tanımaktadır. Böylece öğretmenler oyunları istedikleri gibi ve kendi planları dahilinde şekillendirebilmektedirler.
Bu araçlar oyunlaştırma için örnek verebileceğimiz araçların yalnızca birkaç tanesi. Gün geçtikçe değişen teknoloji ile gelişen eğitim teknolojilerine ayak uydurmak, geleceğin öğretmenleri için yerinde bir seçim olacaktır. Müzik değişince dans da değişir. Teknoloji bize yeni imkanlar sundukça, öğretim yöntemlerimizi de değiştirmeliyiz. Öyleyse yazımı John Dewey’in sözü ile bitirmek yerinde olacaktır:
Bugünün çocuklarını, dünün yöntemleri ile eğitirsek, onların yarınlarını çalarız.”

2 Ekim 2015 Cuma

“Chrome” ile Lego İnşa Etme Sanatı

Size dünyamız lego haline geldi, her yere istediğiniz bir yapıyı inşa edebilirsiniz deseydim tepkiniz ne olurdu? Varsayın ki yürüdüğünüz yollar, gezdiğiniz parklar, ayaklarınızı bastığınız her yer, bildiğiniz her göl, ırmak, deniz, okyanus hatta soluduğunuz hava bile size lego yapmanız için açılmış bir alan olsun. Bir dakika durun, varsayın demişim! Artık bu gerçekliği kabul edebilirsiniz. Çünkü bu imkanı Google Chrome artık bizlere sunuyor.

“Build with Chrome” uygulaması ile artık online olarak legolar ile oynayabiliyor, yapılar inşa edebiliyoruz. MineCraft’ın lego versiyonu olarak düşünebileceğimiz bu yapı, çeşitli formlarda ve renklerde lego parçaları içeriyor. Bu parçaları nasıl bir bütün haline getireceğiniz ise tamamıyla size kalmış durumda. İsterseniz sadece bir bina, isterseniz ise kocaman bir parsel tasarlayabilirsiniz. Build with Chrome hakkında bir fikir edinebilmeniz için aşağıdaki videoyu izlemenizi öneririm:



Build with Chrome’un web adresine girdiğiniz de tasarım size karışık gelirse üzülmeyin, çünkü Google bunun için de bir çözüm yolu düşünmüş ve Build with Chrome Akademi’yi kurmuş. Akademi size birden fazla proje sıralıyor. Hepsini yönlendirmeler eşliğinde tamamlamanızı istiyor. Projelerinizi tamamlarken, aynı zamanda Build with Chrome’u nasıl kullanacağınızı da öğreniyorsunuz. Ardından final projesinde tüm bu öğrendiklerinizi ifade edebileceğiniz, tamamıyla kendi tasarımınız olan bir tasarım yapıyorsunuz ve eğitiminizi tamamlıyorsunuz.


Peki Build with Chrome’u eğitimde nasıl kullanabiliriz? Teknoloji gün geçtikçe sınıflarımıza daha çok giriyor. Üstelik artık sınıflarda yerini alan teknoloji, sınıf arkadaşlarına da uyum sağlıyor. Yani sevimli öğrencilerimize :) Çocukların sevdiği bir oyuncak olan legonun online versiyonu sayesinde öğrenciler, dersin nasıl geçtiğini anlamayacaklardır. Kullanımı gayet kolay olan Build with Chrome’u öğrenciler de rahatlıkla kullanacaklar ve kısa sürede uygulamanın özelliklerini keşfedeceklerdir. Ancak bu noktada öğretmenin Build with Chrome Akademi eğitimini kesinlikle tamamlaması ve öğrencilere uygulamayı bu eğitimin ardından tanıtması çok önemli. Arayüzü anlaşılır gibi gözükse de, ayrıntıları da bilmeleri öğretmenlere avantaj sağlayacaktır.

İşte size benim yaptığım küçük bir örnek:


ev.PNG


İtiraf etmek gerekirse, Build with Chrome’u açtığımda ilk yaptığım deneme ile Akademi eğitiminden sonra yaptığım deneme arasında kayda değer bir fark oluştu. Bu yüzden, kesinlikle Akademi eğitimini öğretmenlerin almasını öneririm. Eğitim süresinin kısa olması büyük avantaj sağlarken, eğitimin beklenenin aksine bir miktar zorlayıcı olması Google'ın ve Lego'nun bu işe ne kadar önem verdiğini adeta gözler önüne seriyor.

Öğrencilerin ortaya çıkaracağı ürünler ile dünyanın lego hali, eminim en az öğretmenler kadar, öğrenciler tarafından da çok sevilecek. Build with Chrome’u kullanarak öğrencileriniz ile birlikte geçireceğiniz keyifli dersler ve verimli bir yıl diliyorum.

23 Ağustos 2015 Pazar

Beş dakikada hologram...


İki boyutlu görüntüler size de sıradan gelmiyor mu?

Kabul etmeliyiz ki son yıllarda görseller, birçok sektör için en çok kullanılan unsur haline geldi. Çünkü görseller, insanların dikkatlerini çeken ve tek bir kare ile sayfalarca bilgiyi aktarabileceğiniz önemli bir bilgi aktarma yoludur.

Bu yolu kullanmak isteyenlerin ve talep eden insanların sayısı arttıkça, görsel sektör de gelişimin odak noktası haline geldi. Günümüzde teknolojinin gelişiminde bir skala olarak gösterilen piksel sayısı, görüntünün daha net veya gerçeğe en yakın görsel olmasını belirleyen bir niteliktir. Muhtemelen bizim de en iyi teknoloji olarak göreceğimiz şey, 3 boyutlu görüntü aktarımı sağlayan cep telefonu olacaktır. Bu teknolojiyi merak ediyorsanız dikkatle okumaya devam edin! 

Çünkü artık üç boyutlu hologram görüntüsünden bahseder hale gelmiş bulunuyoruz. Dünya çapında birçok kişi tarafından uygulanmış olan hologram teknolojisi, son zamanlarda ülkemizde de uygulanmıştır. Buna en bilindik gösterilebilecek örnek, son iki yıldır Eğitim Teknolojileri Zirvesi'nin (ETZ) açılışında kullanılan hologram gösterileridir. İlk yıl hologram teknolojisinin geçmişten getirdiği konuk Albert Einstein olurken, ikinci yıl ise Graham Bell olmuştur. 

Ülkemizde ve dünyada görsel teknoloji hızla gelişirken, herkes gibi bizim de bu konu merakımızı cezbetti. En başlarda üç boyutlu yazıcıları inceleme fırsatı edindik. Gördük ki, insanlar gördüklerini üç boyutlu hale getirme isteği duymaya başlıyor ve iki boyuttan daha ötesini istiyor. Ardından Avrupa Koleji Okulları Eğitim Teknolojileri Koordinatörü Lamia Aktaş'ın yazdığı blog yazısını gördük. İçerikte kendi imkanlarımızla üç boyutlu hologram hazırlayabileceğimizden bahsediliyordu ve bu ilgimizi çok çekti. Biz de hemen bir deneme yapmak istedik. Blog yazımızın artık bu kısmından sonra sizlere bu denememizden bahsetmek istiyoruz.

Kendi üç boyutlu hologramınızı hazırlamanız için gerekli olan malzemeler şöyle:

    • Akıllı telefon
    • Mika (Biz Lamia Aktaş'ın blog yazısında da önerdiği gibi CD kabı kullandık)
    • Bant
    • Cetvel
    • Maket bıçağı
    • Kalem
    • Kağıt (Parçaların örneğini çıkarmak için. Bizim için bir avantaj oldu ama isteğe bağlı, isterseniz direk mikayı kesebilirsiniz.)
    Biz öncelikle hologram için mikadan oluşturacağımız piramidin her bir yüzü için, bir kağıda, tek bir yüzün örneğini çizdik. Bir yüzünün taban uzunluğu 1 cm, tavan uzunluğu 6 cm ve yüksekliği 3,5 cm olacak şekilde ayarladık. Ardından CD kabının altına koyduk ve piramidin yüzeylerini tek tek maket bıçağı ile çıkarmaya başladık. Dört yüzeyi de çıkartınca bantladık ve hepsini bir araya getirerek bir piramit görüntüsü oluşturduk.

    Ardından Youtube üzerinden "piramit hologram" yazısını aratıp ilk çıkan video da denememizi yaptık.

                İlk denememizin ardından başardığımızı görmek bizi inanılmaz mutlu etti. Hızlı çekim ile mini bir video da çektik.


                Denemenizi kesinlikle öneririz. Hologramı gördüğünüz andaki mutluluk paha biçilemez. Hem teknoloji bu kadar hızlı ilerlerken, bir yerden yakalamak lazım.

                Kaynak olarak kullandığımız Lamia Aktaş'ın yazısı: http://www.lamiaaktas.com/3d-hologram-nasil-yapilir/
                Bu videoyu da izlemenizi öneririz: https://www.facebook.com/fizikist/videos/878603578855448/?permPage=1

                Yazanlar:
                Yeşim Özen
                Fatih Açıl